Yerli Arı Sütü Üretimimiz ve Arttırmak İçin Neler Yapılabilir?
Ülkemiz
her yıl resmi rakamlara göre 10 ton (10 000 kg) bir tahmine göre ise 20 ton arı
sütü ithal ediyor. Yerli arı sütü üretimimiz ise, kişisel gayretlerle
ulaşılabilen arı sütü üreticilerinden elde edilen veriler neticesinde 2015 yılı
üretiminin 500 kilo olduğu ortaya çıktı. Tahminlere göre ise, 2015 yılı
üretimimiz 1 ton (1 000 kg) kadardır.
Görülüyor
ki, kovan sayısı bakımında Dünya sıralamasında ikinci durumda olan ülkemiz,
bırakın arı sütü ihraç etmeyi kendi ihtiyacının %90-95’ini ithal etmektedir.
Yerli
arı sütü üretimimiz ile ilgili doğru bilgilere bile ulaşmak mümkün değil.
Neden?
Arı ve
arıcılık denince akla hep bal gelir. Devlet desteklemeleri için tespitler
yapılırken görevli memur bir önceki yılda arıcının kaç kilo bal, polen, balmumu
ve kaç adet ana arı ürettiğini sorar. Bakanlıkça bunlar önemlidir çünkü. Ya
diğer arı ürünleri? Arı sütü, Propolis hatta yeni yeni arıcılığımıza giren,
henüz pek ekonomik getirisi olmasa da Apilarnil (erkek arı ve ana arı kurtçuğu)
niye önemli değildir bakanlık için? Bu
konuda bizlere de görev düşmekte arıcılar, arı yetiştirici birlikleri ve üst
birlik olarak bizler önemsetmemiz gerekir.
Yerli
arı sütü üretimimiz az ama satılan arı sütleri çoğunlukla yerli. Geçen seneye
kadar arıcılık fuarlarında arı sütü tezgah altlarından termos içinde veya bal
kavanozları üzerinde soğuk zincire uyulmadan satılırdı. Geçen yıl bazı firmalar
ve birlikler arı sütü satışına daha ciddi bakmaya başladılar ve soğuk zincirde,
tezgah üzerindeki buzdolabından veya derin dondurucudan satışlar çoğaldı. Fuarlarda
ve internet ortamında şöyle bir dolaştığınızda çoğunlukla yerli arı sütü
satıldığını görürsünüz. Hal böyleyken şu da aklımıza gelmiyor değil; %90-95’i
ithal edilen arı sütü nerelerde satılıyor?
Son
zamanlarda arı sütü üreticilerinin internet paylaşımlarında üretim teknikleri
ve üretim miktarlarını paylaşmalarının da etkisiyle arı sütüne ilgi ve üretme hevesinde
olanların sayısında bir artış görülüyor. Üreticilerimizin sayısında da çok
olmamakla birlikte bir artış var. Zaman zaman işletmemize gelerek arı sütü
üretim aşamalarını yerinde görmek isteyenler de az değil.
Arı
sütü üretimini düşünenlerin ilk sorusu ”pazar
var mı” oluyor. Pazar var, düşünülmesi veya sorgulanması gereken bu
pazardan ne kadar pay alınabileceği veya ilave pazar oluşturup
oluşturulamayacağı olmalı. Yeni üreticilerimiz zaten az olan üretimlerini
perakende satarak değerlendirmek istemekte ama bu ilk yıllarda pek mümkün
olmamakta, sonrasında toptan satma çabaları başlıyor. Arı sütünün üretimi de satışı da zahmetli ama
çok üretebiliyorsanız maddi ve manevi getirisi iyi bir ürün.
Yeni
üreticilerimizin pazarda yer alabilmeleri için kendilerini tanıtmaları,
üretimlerinin temiz olması, sabırlı olmaları ve üretimin herkese açık olması
gerekir.
Güven
çok önemli…
Arı
sütü işletmesi olarak biz de zaman zaman tereddütlü yaklaşımlara ve
sorgulamalara muhatap oluyoruz. Üretim döneminde isek buna en güzel cevabımız
da; sabah erken gelerek kendi arı sütünüzü kovandan kendiniz hasat ederek
alabilirsiniz oluyor.
Arı
sütü üretiminde verimlilik de önemlidir. Amacımız işletmemizde arı sütü
üretiminde kullandığımız arılardan en fazla verimi alabilmek olmalı. Bu
doğrultuda araştırmalar ve çalışmalar yapmalıyız.
Bir önceki “Arı Sütü Üretiminde 2017 Yılı Değerlendirmesi” yazımın sonunda “Sonuç olarak 120 besleyici, 40 başlatıcı ve
destek kolonilerle, 98 günde toplam 58,8 kilo arı sütü elde ettik. Bir
besleyici kovan başı 490 gram. Türkiye ortalamasına bakarsak aldığımız bu arı
sütü miktarı gayet iyi aslında ama daha da iyisini yapmamız gerekir” yazmış
ve bir sonraki yıl için de “Önümüzdeki
sezon bir besleyici kovandan alınan arı sütü miktarını arttırma hedefindeyiz”
yazarak bir hedef belirlemiştim.
Peki,
nasıl yapacağız?
Neyi
eksik yapıyoruz?
Neleri
değiştirmemiz gerekiyor ki üretimimiz artsın?
Bu soruların cevaplarını arı sütü
üretimine nelerin etki ettiğine bakarak bulmaya çalışalım.
Arı sütü verimini etkileyen faktörler
1-
Üretim yapılacak bölge (Flora)
2-
Mevsim şartları
3-
Arı ırkı
4-
Koloni gücü
5-
Hasat aralığı
6-
Uygun yaşta kurtçuk kullanımı
7-
Başlatıcıya ve Besleyiciye verilen kurtçuk
sayısı
8-
Ek besleme yapılması
9-
Arıcının yapacağı uygulamalar
1- Üretim yapılacak bölge (Flora)
: Arı sütü üretimi genellikle sabit
arıcılık şartlarında yapılır. Bu arılıklar oluşturulurken bölge iyi analiz
edilmeli, polen ve nektar açısından zengin bölgeler seçilmelidir. Arıcılık
yapılan bölge kısa süreli polen ve nektar akımına sahipse, yapılacak arı sütü
üretimi verimi de ister istemez düşük olacaktır. Polen ve nektar akımı zayıf
olan bölgelerde verimi arttırmak için arıcının daha çok teknik uygulamalar
yapması gerekir.
Soğuk
bölgelerde arı sütü üretim dönemi kısa olacaktır, ılıman iklime sahip
bölgelerde üretim yapılması üretim süresini uzatacağı için daha fazla üretim
yapmak mümkün olacaktır.
2- Mevsim şartları : Sonbaharın kurak geçmesi , kışın soğuk
ve sert geçmesi geçmesi gibi mevsimsel olaylar arının kışa zayıf girmesine ve
kışın arı kayıplarına, ilkbaharın soğuk ve çok yağışlı geçmesi ise arıların
gelişip çoğalmalarına mani olacağından, arı sütü üretim dönemine
yetişememelerine ve üretim kaybına neden olur. Arıcılar olarak bazı müdahalelerde
bulunarak arılarımızın mevsimsel olaylardan en az şekilde etkilenerek üretim
sezonuna yetiştirmek istesek de bu her zaman mümkün olmayabilir.Üretim dönemine
zayıf giren arılardan daha az arı sütü alınacağından yeterli üretim yapılamayacaktır.
Biz arı
sütü üreticileri isteriz ki üretim dönemi süresince, kısa süreli aralıklar olsa
da devamlı bol polen ve çok yoğun olmayan balözü akımı olsun. Tabiidir ki bu
her yıl pek mümkün olmuyor. Üretim dönemindeki uzun süren yağmurlar ve sert
rüzgarlı, havaların kuru gittiği günlerde arı sütü üretiminde düşüşler görülür.
3- Arı
ırkı : Arılar birbirlerine benzese,
yaşam biçimleri aynı olsa da birbirlerinden farklı oldukları davranış biçimleri
vardır. Bazı arılar bal depo etme, bazı arılar ise daha fazla yavru yetiştirme
eğilimindedir. Anasız kaldıklarında bazı arılar 10-15 ana memesi yaparken,
bazıları 50-60 hatta daha fazla ana memesi yaparlar. Fazla yavru yetiştirmeye
eğilimindeki arılar fazla sayıda yavruyu beslemek için daha fazla arı sütü
ürettiklerinden arı sütü üretiminde de verimli olmaktadır.
Arıdan
fazla arı sütü alınabilmesi için arıların ana memesine ilgi göstermesi ve ana
arı olacak kurtçukları beslemeleri gerekir. Her arı beslenmeye başlamış ana
memelerine aynı ilgiyi göstermez. Bazı arılar başlatıcıda beslenmeye başlanan
kutçukların bir kısmını beslemeye devam etmezken, bazı arıların anasız
başlatıcıda beslenmesine (tutturulmasına) gerek olmadan, aşılanmış kurtçuklar
direk besleyici kovana verildiğinde bile
daha çok kurtçuğu beslendiğini görmekteyiz.
Üstteki
iki fotoğrafa şöyle bir bakalım. İkisi de aynı başlatıcı kovanda beslenmeye
başlanarak yaklaşık aynı güçteki besleyicilere verilen ana memelerinin olduğu
çerçeveler. İki değişik ırkın olduğu bu kovanlara yapılanlar hep aynı ama
arıların ama memelerine koydukları süt çok farklı.
Dünya
da arı sütü üretimi konusunda en çok kullanılan İtalyan ırkıdır. Yerli
arılarımızdan Muğla arısının bazı hatları arı sütü verimleri iyidir. Bu sene
işletmemizde İtalyan arısının bir hattını ve bazı Muğla arılarını arı sütü
üretiminde denedik daha önce kullanmış olduğumuz yerli arılarımıza göre farklı
olduğunu gözlemledik.
Bazı
üreticilerimizin oğul verme davranışı gösteren arıları arı sütü üretiminde
kullanmayı tercih ettiğini görüyoruz. Oğul verme davranışı gösteren arıların
arı sütü üretim potansiyeli fazla olsa da, arıları üretim sezonu boyunca
kovanda tutmak her zaman mümkün olmamakta, oğul veren besleyici kovanlardan
beklenen arı sütü alınamaz. Arıları kovanda tutmak mümkün olsa bile ilave fazla
işçilik yükü oluşturur. Bu arılara yapılan ilave işçilik/kazanç dengesine
baktığımızda her zaman kazançlı çıkmanın mümkün olmadığı görülür.
Arı
sütü üretiminde kullanılacak arı genetiği konusunda yapılması gerekenler belli
aslında. Tarım bakanlığı / Arıcılık araştırma enstitü ve istasyonları / Merkez
birlik TAB / Arı yetiştiricileri birlikleri / Üniversiteler tek başlarına veya
ortaklaşa çalışıp, arı sütü yönünden ıslah edilen ve arı sütü verimi yüksek damızlık
hatlar üreticilerinin kullanımına sunulması gerekir. Ama maalesef ülkemizde bu
gibi çalışmalar henüz yok.
Şimdilik
iş üreticilere düşüyor.
Bu
konuda neler yapabiliriz?
Arıcılıkta
eskiden beri benimsediğim ve savunduğum sürdürülebilir arıcılık modeli
olmuştur. Arıcılar kendi kullanacağı ana arıyı kendileri üretmesi gerekir. Bu
arı sütü üreticileri içinde geçerli. Arı sütü üreticileri kendi ana arılarını
kendileri üretmesi gerekir. Kendi ana arısını üretenler üretmeyenlerden bir
adım öndedir. Arılığımızda arı sütü verimi yüksek arılar varsa bunlardan ana
arı üretmeliyiz. Arılığımızda bu özelliklerde arımız yoksa araştırarak arı sütü
verimi yüksek arılardan edinmeli, kullanıp süt verimi yüksek olanlarından
kendimiz ana arı üretmeliyiz.
Ana arı
üretim konusu bu kadarla kalınmamalı. Arı sütü üreticilerini gayri resmi olarak
da olsa bir çatı altında toplamak mümkün olsa ve diğer konulara ilave olarak
kullandıkları ve ürettikleri ana arılar tüm arı sütü üreticilerinin kullanımına
açılsa nasıl olurdu? Tabii bunun için üreticilerin o arılardan aldığı arı sütü
miktarı aşağı/yukarı da olsa bilinmesi gerekir. Bu konuda yapılması
gereken ve yapılabilecek çok şey var aslında ama öncelikli olarak her üretici
diğerini rakibi olarak görmemesi gerekir. Arı sütü üreticileri arasında az da
olsa yardımlaşma ve bilgi alış verişi mevcut ama çok yetersiz, bunu arttırmamız
gerekir.
4- Koloni
gücü : Arı sütü üretimi yapılan
kovanların sıkışık arılı 8 çerçeveden az olmaması gerekir. Arı sütü üretimi yapılan
kovanlarda arılar devamlı olarak sıkışık çalıştırılırlar. Kovanda arı sayısı
arttıkça arı sütü çıtalarındaki ana arı adaylarına ilgi ve ana arı
yüksüklerinden alınacak süt miktarı da artacaktır. Çok güçlü arılara ikinci süt
çerçevesi de verilebilir.
5- Hasat
aralığı : Arı sütü üretimi 48 veya
72 saat hasat aralığı ile yapılabilir. 48 saat hasat aralığı ile yapılan üretim
daha fazla uğraş gerektiği ve alınan arı sütü miktarında yapılan uğraş kadar
bir verim artışı olmadığından, arı sütü üreticileri 72 saat hasat aralığı ile
çalışırlar.
6- Uygun
yaşta kurtçuk kullanımı : Arı sütü
çerçevelerine aktarılacak kurtçukların büyüklüğü arı sütü verimini etkiler.
Bakıcı arılar, ana arı adayı kurtçukları yaşına göre beslerler. Arı sütü
üretiminde 24-36 saatlik kurtçuklar aktarılır. Çok küçük kurtçuk aktarıldığında,
ilk gün kurtçuk küçük olduğundan bakıcı arılar az süt ile besler dolayısıyla
hasat edilen arı sütü miktarı az olur. Büyük kurtçuk aktarıldığında ise,
kurtçuk büyük olduğu için fazla arı sütü tüketir ve yine hasat edilen arı sütü
miktarı az olur.
Gözlemimiz
odur ki, uygun-büyük kurtçuktan ziyade uygun-küçük kurtçukların aktarılması arı
sütü verimini artı yönde etkilemektedir. İşletmemizde uygun-küçük kurtçukların
aktarılması konusuna dikkat ederiz.
7- Başlatıcıya
ve Besleyiciye verilen kurtçuk sayısı :
Kuvvetli başlatıcılara 4 arı sütü çerçevesi verilir. Bu çerçevelerde
işletmenin kullandığı plastik şeritlere ve çıta sayılarına göre 288 adete kadar
ana arı yüksüğü olur. Bu kovanlardan beklenen, aktarılan kurtçukların büyük
kısmını az da olsa arı sütü ile beslemeye başlamalarıdır. Aktarım sırasında
zarar görmeyen kurtçuklar başlatıcılarda beslenmeye başlanır. Başarılı aktarım
sonrasında iyi başlatıcılarda bu oran %80-90 civarındadır. Zayıf başlatıcılara
besleyebileceğinden fazla kurtçuk verilmesi beslenmeye başlanan kurtçuk
sayısını azaltacağından arı sütü verimini azaltır.
Genellikle
besleyici kovanlara bir arı sütü çerçevesi verilir. Bu çerçevede işletmenin
kullandığı plastik şeritlere ve çıta sayılarına göre 72 adete kadar ana arı
yüksüğü olur. Arı sütü işletmelerinde hasat edilen arı sütünün üretildiği
kovanlar, başlatıcıda bir gün kalan kurtçukların %80-90 oranında beslenmeye
başlandıktan sonra 2 gün süre ile beslendiği besleyici kovanlardır. Başlatıcıdan
%80-90 oranında beslenerek besleyici kovana gelen kurtçukların %60-70 oranında
beslenmeye devam edilir. Bu oranın artması ve azalması, alınacak arı sütünün az
yâda çok olması, besleyici kovandaki genç arı yoğunluğuna, arı sütü çerçevesi
etrafında bulunan arı yoğunluğuna, kuluçkalıkta ana arı bulunup-bulunmamasına, polen
ve nektar akımına, arı ırkına ve verilen kurtçuk sayısına bağlıdır.
8- Ek besleme yapılması : Arı sütü üretiminde, doğadan gelen polen ve
nektarın kovandaki arıların ihtiyacı kadar ve devamlı gelmesi idealdir. Polen
ve nektarın çok gelmesi arı sütü verimini olumlu yönde etkiler ama arıcının
işini zorlaştırır. Arıcı fazla gelen polenin bir kısmını kovana girmeden
toplaması, peteklerde biriken balları süzerek boş petekleri geriye vermesi
gerekir.
Polen
ve nektar akımının olmayışı arı sütü verimini olumsuz yönde etkiler. Polen ve
nektar akımının olmadığı durumlarda, besleyici kovanlarda polen eksikliğini
gidermek için bol polenli arı keki (bir çuval şeker + bal +7 veya 8 kilo taze polen)
veya az bal ile taze polen karışımından yapılan polen hamuru ve arılara nektar
akımı hissi vermek içinse 1/1 oranında yapılmış şurup veya bal verilmesi arı
sütü verimini olumlu yönde etkileyecektir.
Başlatıcı
kovanlara çok sayıda arı sütü çerçevesi verildiği ve bu çıtalardaki ana arı
adaylarının fazla oranda beslenmeye başlanması için her gün 1/1 şurup ile
beslenmeleri gerekir. Nektar akım dönemlerinde verilen şurup miktarı bir miktar
azaltılabilir.
9- Arıcının yapacağı uygulamalar : Bu madde direk arı sütü üretiminde
yapılacakları kapsamakla birlikte kısaca yazmaya çalışayım.
Arı
sütü üretiminde başlatıcı ve bitirici kovanlarda arıların kaplayacağı
çerçevelerden daha az çerçevede tutularak arıların sıkışık olmaları sağlanır.
Başlatıcı
kovanlar uzun süre anasız kaldığından yalancı ana oluşumunu engellemek ve genç
arı nüfusunu devam ettirebilmek için en fazla 7 gün ara ile yavrulu çerçeve
verilmeli. Başlatıcı kovanda işçi arıların yumurtlaması, arı sütü çıtalarına
aktarılarak her gün bu kovanlara verdiğimiz kurtçukların daha az sayıda beslenmesine
ve tutma oranının düşmesine neden olacağından arı sütü verimini etkileyecektir.
Besleyici
kovanlarda arı sütü çerçevesinin her iki yanında genç arıların yoğun olarak
bulunmaları arı sütü verimini etkiler. Arıcı belirli zamanlarda kuluçkalık ve
ballık arasında çerçeve değişimlerini yapması gerekir.
Arı
sütü verimi konusunda bu dokuz maddeye birkaç madde daha ilave etmek mümkünse
de daha az etki edeceğinden bu kadarı yeterlidir.
Nasıl yapacağız?
Arı sütü üretimi için bölgeyi
iyi seçtik veya bulunduğumuz bölge iyi.
Mevsim
şartları ile ilgili bizim yapabildiğimiz, şartlara göre hareket ederek
arılarımızın olumsuz koşullardan daha az etkilenmelerine yönelik bazı uygulama
ve gıda takviyesinden öteye geçememekte.
Arı
sütü üretimini ve inceliklerini biliyor, uygun hasat aralığını ve uygun yaşta
kurtçuk kullanıyor, başlatıcı ve besleyici kovanlara uygun sayıda kurtçuk
veriyor, gerektiğinde besleme yapıyor varsayımında bulunursak geriye üç madde
kalıyor, arı ırkı, koloni gücü ve arıcının yapması gereken uygulamalar.
İlkbaharda
güçlü kolonilere, mevsimsel şartlara uygun harekat ederek, sonbahar döneminde
uygun besleme yönetimi, hastalık ve varroa ile mücadele sonrasında, genç analı
kovanlarla ulaşmak mümkün oluyor.
Arı
sütü üretiminde verimi etkileyen unsurların en önemlisi arı ırkıdır. Bu nedenle
arı sütü üretiminde Muğla ve İtalyan arılarının süt verimi yüksek hatları ile
çalışılması gerekir. Bu arıların gelişmeleri hızlı olduğu için güçlü koloniler
oluşturlar.
Arı sütü verimi yüksek kuvvetli kolonilerle
çalışıldığı, arı sütü verimini etkileyen diğer faktörlere dikkat edildiği ve arıcının
yapması gereken uygulamalar yapıldığında arı sütü üretimimizi artırmak mümkün
olacaktır.
Ne yapılmalı?
Arı
sütü üretimini etkileyen faktörleri ve bazı önerilerimi yazdım. Bunlara dikkat
ederek üretim artışı sağlamak mümkün olur mu? Eğer daha önceki üretiminizi
burada yazdıklarıma uymadan yapıyorsanız, yazdığım hususlara dikkat ettiğinizde
üretim artışı sağlarsınız. Çok daha iyi üretim yapmak için burada yazılanlar
yeterli midir? Yeterince açık mıdır? Tartışılır.
Biz her
ne kadar iyi ürettiğimizi düşünsek de maalesef bu böyle değil.
Arı sütü üretiminde açık ara birinci sırada
olan Çinli üreticiler bir kovandan (3 günlük aralarla) 100-150 gram arı sütü
hasat ettiklerini söylüyorlar. Daha önce bir kovandan 3-5 kilo arı sütü
ürettiklerini duyardık ama İstanbul’da yapılan Apimondia kongresinde bu rakamın
10 kilo olduğunu söylediler.
Bizim üretimimiz?
Bu yıl işletmemizde bir kovandan en iyi hasadımız 18,4 gram. Bir kovandan aldığımız arı sütünde sezon ortalamamız 490 gram.
Bizim üretimimiz?
Bu yıl işletmemizde bir kovandan en iyi hasadımız 18,4 gram. Bir kovandan aldığımız arı sütünde sezon ortalamamız 490 gram.
Tüm
üreticileri bilmemekle birlikte, diğer üreticilerle yaptığım anket çalışmasında
ve bilgi alışverişinden öğrendiğim, işletme olarak ürettiğimiz miktar aslında
çok iyi.
Niye
biz en iyi hasadımızda bir çerçeveden yaklaşık 18-20 gram arı sütü alıyoruz?
Niye
bir kovandan aldığımız arı sütü miktarında sezon ortalamamız çerçeve başı 8-10
gram (hatta daha düşük)?
Şu da
bir gerçek, yıllardır arı sütü için ıslah ettikleri arı ırkı, büyük
işletmelerin kullandığı çene bezleri kesilmiş ve bir kovanda birden fazla ana
arı ile çalışmaları, arı sütü üretim sezonunun 7 ila 9 ay süren bölgelerinin
bulunmasını göz önüne aldığımızda yakın zaman için Çin’deki arı sütü üretim
miktarını hedeflemek gerçekçi olmaz.
8-10
gram olan sezon ortalamamız niye 15 veya 20 gram olmasın?
Belki
kişisel olarak bu hedefe ulaşabiliriz ama gelin bunu kişisel değil de biraz
daha geniş düşünelim.
Kişisel
çözümler yerine birleşip ortak çözüm üretip tüm üreticilerin faydalanması için
uğraşalım. Bunun için de Türkiye’de sezonluk üretimi yaklaşık 10 kilo olan arı
sütü üreticilerini bir araya getirerek, uygulama yöntemlerini, sorunlarımızı ve
çözüm önerilerini tartışalım.
Bir
çalıştay (çalışma toplantısı) yapalım.
Bireysel
düşünceden mi yoksa, tüm üreticilerin fikirlerini ortaya koyduğu toplantıdan mı daha iyi sonuç
alırız? Bu üreticilerde o kadar da çok değil zaten, belki 20 kişi. Toplantıda diğer
arı sütü üreticilerinin uygulamalarını öğrenme imkanı buluruz.
Buradan
çıkacak sonuca göre çözemeyeceğimiz sorunlarımızı ilgili makamlara bildirir çözüm
bulmalarını ister, sonrada takipçisi oluruz.
Bu
çalıştayı kim yapmalı?
Böyle
bir çalıştay kişisel olarak da yapılabilir ama gönlümden geçen bir sivil toplum
kuruluşunun yapması. Böylesi çok daha uygun olur.
Bunu
yapabilir miyiz?
kürsüsüz kurdelasız mümkünse kravatsız insalarla belki...
YanıtlaSil