22 Ekim 2013

Arıcının El Kitabı'ndaki Hatalar


Bu kitabı geçen sene okurken aklıma takılanları not almışım, eski belgeleri karıştırırken rastladım, burada paylaşayım.

Kitap, bir proje kapsamında, T.C. Avrupa Birliği Bakanlığı, AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığınca (Ulusal Ajans http://www.ua.gov.tr) yürütülen Hayatboyu Öğrenme ve Gençlik Programları kapsamında ve Avrupa Komisyonu'ndan sağlanan hibeyle gerçekleştirilmiş ve 2012 yılında yayınlanmış.

Yani; Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden ve Türkiye’den yazarların ortaklaşa hazırlayıp, Avrupa birliğinden hibe alarak yazılan bir kitap.

Kitabı internetten okuyabilirsiniz, isterseniz bilgisayarınıza indirmek de mümkün.

Kitap farklı yazarlar tarafından yazıldığı için fazla tekrar var. Bazı cümleleri (çeviri yapandan kaynaklanıyor olabilir) anlamlandırmak o konu hakkında bilgi sahibi olmayı gerektiriyor.

Bilgi bakımından fena değil ama yanlış tarafları da olmasa keşke…

İnternetten okunması ve indirilebiliyor olması güzel.

Kışlatma konusunda benimde 2 fotoğrafımı kullanmışlar.



         Sayfa 54: Bal ne zaman alınmalıdır?
Balın tamamen sırlanmış olması şartıyla, bal kovandan herhangi bir zamanda alınabilir. Sırlanmış olmanın anlamı, çerçevenin en az 7/8'inin sırlanmış olmasıdır. Kovandan henüz üzeri sırlanmamış gözlerde bulunan balı almanız halinde, nem oranı yüksek olduğundan bal bozulacaktır.Sıcaklık düştüğünde bal katılaşacağından ve akışkanlığını yitireceğinden balı süzmek zorlaşır. Bu tür durumlarda balın süzülmeden önce 80 °C'ye kadar ısıtılması gerekir. Bu durumda balın süzme sırasındaki sıcaklığı 90 °C olsa bile o kadar akışkan olmaz.

        Üçüncü cümle tam doğru değil. Petek gözleri sırlı olmasa da bal olgunlaşmış, içerisindeki su oranı %20’nin altına düşmüş olabilir ve alındığında bozulmaz. Ana balözü akımının kısa sürdüğü bölgelerde bunu görüyoruz. Balözü kesiliyor arı kovandaki balı olgunlaştırıp bekliyor. Balın içindeki su oranını ölçtüğünüzde %20'nin altında çıkıyor.

Paragrafın son cümlesi için ise fazla bir şey yazmaya gerek bile yok. Balın 45°C’dan fazla ısıtılması sakıncalı ve balmumunun yaklaşık 60°C eridiği düşünülürse…

  



         “Sayfa 67 : Oğul verme belirtileri:
 Ana arı çok sayıda yumurta bırakmaya başlar, kovandan yaşlı ve genç ana analara ait sesler duyulur.”

         Ana arı çok sayıda yumurta bıraktığı sırada uçamaz. Bu sırada ana arı irileşmiş ve ağırlaşmıştır. Oğul hazırlığındaki arı, ana arıyı beslemeyi azaltarak ana arıda yumurta oluşumunu, dolayısıyla ana arının yumurtlamasını azaltır ve ana arının ağırlığı azalır. Uçabilmesi için de hafiflemesi gerekir zaten. 



        Sayfa 85 : Sonbaharda yapılacaklar:

Kışa girmeden önce koloniler her zaman olduğu gibi hastalık ve parazitler yönünden
incelenmelidir. Özellikle sonbahar dönemi varroa mücadelesi son bal hasadından sonra ve kuluçka aktivitesinin azaldığı zaman yapılmalıdır. Sonbaharda bal hasadı bittikten  sonra hastalık ve parazitlere karşı mücadele yapılmalıdır. Nosema ve yavru çürüklüğüne karşı sonbahar şurubuna ilaç katılır. Varroa mücadelesi için tüm yavru gözlerinin açılması beklenir.

        Nosema ve yavru çürüklüğüne karşı hangi ilaç kullanılacak? Antibiyotik kullanımı ülkemizde yasak. Diyelim ki yasak değil, önlem olsun diye ilaç kullanımının tavsiye edildiği nerede görülmüş? Yasak olmasına rağmen önlem amaçlı antibiyotik kullanıldığını duyduğumuzda, yanlış yapıyorsunuz, vermeyin diyoruz ama dinleyen olmuyor. Eski kitapları geçtim, yayınlanalı henüz bir sene olan kitaplarda önlem amaçlı antibiyotik tavsiye ediliyorsa ne diyeyim? Kitapta, bu ilaç katılması konusu birden fazla yerde yazılmış.  
             
        Varroa mücadelesi için yavru gözlerinin açılması beklenirse arıların vay haline. Bir önceki cümlede, “sonbaharda bal hasadı bittikten sonra hastalık ve parazitlere karşı mücadele yapılmalıdır.yazıyor, ondan sonra daVarroa mücadelesi için tüm yavru gözlerinin açılması beklenir.yazıyor.



         Sayfa 120 : Nektar, tatlı, özel bir kokuya sahip, yoğun/ince ve sarımsı renkli bir sıvıdır ve şeker, dekstrin, reçine, vitamin, mineral, organik asit, fosforik asit, metal
elementleri, enzimler ve proteinler içerir. Nektar az ölçüde asidiktir. Bitkilerin nektar adı verilen bezlerinde üretilir. Nektarın rengi genellikle sarımsıdır. Ancak bazen kahverengi
de olabilir. Nektar ne kadar tatlı ve yoğun olursa, arının nektarı emme hızı ve miktarı da o kadar fazla olur. Emilen nektar, arılar tarafından % 28-32 oranında bir su içeriğiyle
karıştırılır, inverte edilir ve yoğunlaştırılır.

        Ben mi yanlış anlıyorum? Arı önce balözünü topluyor, sonra % 28-32 oranında bir su içeriğiyle karıştırıyor, inverte ediyor ve sonra da o suyu uçurup olgunlaştırıyor. Kitabı okudukça bilgilerim tazelendi!..




      "Sayfa 121 : Arıların satın alınması, dönüştürülmesi:
Organik arı ürünü üretmenin gerekliliği, bir yıl boyunca kurallara uyulmasıdır ve dönüşüm dönemi sırasında balmumunun organik arıcılıktan elde edilen balmumuyla değiştirilmesidir. Dönüşümden önce kullanılan kimyasallar bal mumunda birikip, arı ürünlerini kirletebileceğinden balmumu değişimi gereklidir. Arıcı yerel koşullar için daha uygun olan ve üretkenliği iyi olan Karniyol arısını seçmelidir. Arılar organik bir arılıktan gelmelidir ve koloniler, ekolojik kurallara uygun olarak tutulmalıdır.

Yerel koşullara uygun!... Hangi yerel koşullara uygun? Zamanında Karniyol denemiştim, hatta arkadaşlar çok kullanılan ve üretilen ülkeden de getirttiler ama nedense hiçbiri elimizde kalmadı. Bu cümleyi okuduktan sonra tekrar deneyesim geldi!..




       “Sayfa 146 : Üreme ve gelişme: Juvenil hormonu Apis cerana arılarında düşük, Apis mellifera arılarında yüksektir. Yeterince juvenil hormonu alarak yumurtalıkları gelişen akarı gözler mühürlendikten sonra 60 saat sonra yumurtlamaktadır. Son yapılan çalışmalara göre dişi akarların 6.2 gün, erkeklerin ise 6.9 günde ergin hale geldiği gözlenmiştir. Bu durumda ilk yumurta erkek diğeri ise akar olarak gelişmektedir.

      Sayfa 147: Varroanın Yaşam Dönemleri: Dönem 1: Dişi Varroa, kovan içinde işçi arıların bedenin kış uykusuna yatar. Yavruların bulunması halinde üreme faaliyetine devam eder. Dişiler sırlanmadan on beş saat önce işçi arıların, 45 saat önce erkek arıların gözlerine girer. Larvalara verilmesi planlanan yiyeceğe dalar ve göz sırlandığında dışarı çıkarak, larvanın yiyeceğini yemeğe başlar. Yaklaşık 70 saat sonra ilk yumurtlama başlar. 30'ar saat aralıklarla 6'ya kadar yumurta verir. ilk yumurta her zaman dişi, ikincisi erkek ve diğerleri yalnızca dişidir. Yumurtlamadan 48 saat sonra protonymph hemolenften dışarı çıkar ve pupayı beslemeye başlar. Gelişim dişiler için yaklaşık 130 saat, erkekler için 150 saat sürer.”  

       Varroa, larvalara verilmesi planlanan yiyeceğe nasıl dalıyor? Göz sırlandığında dışarı çıkarak, larvanın yiyeceğini yemeye başlaması nasıl oluyor? Muhtemelen yabancı yazarların yazdıkları yazıları çevirenler arıcılıkdan anlamadığı için bu gibi terimleri yeterince anlamlı çevirememişler.


        146. sayfada gelişimini tamamlayan varroanın ilk yumurtasını 60 saatte yumurtladığı ve erkek olduğu yazıyor. 147. Sayfada ise ilk yumurtayı yaklaşık 70 saat sonra yumurtladığı ve ilk yumurtanın dişi olduğu yazıyor. Bir sayfa ara ile birbiriyle çelişen bilgiler var. Bugüne kadar bilinen ilk yumurtanın dölsüz olduğu ve erkek varroanın meydana geldiği idi.

       Varroanın gelişim süreleri ile ilgilide farklı bilgiler var.

  


       “Sayfa 171: 9. Arı güvesi : Balı süzülmüş peteklerin korunmasında fiziksel, kimyasal ve biyolojik metotlar kullanılabilir. Peteklerin 1O°C'nin altında örneğin soğuk hava depolarında saklanması peteklerde bulunan güve yumurtalarının açılımını ve larva gelişimini engeller. Peteklerin 12°C'da 3 saat veya 15°C'da 2 saat bekletilmesi petekte bulunan yumurta da dahil olmak üzere bütün gelişme dönemlerindeki güveyi öldürür.”


Başlangıç kısmı doğru. Petekler 12°C'da 3 saat veya 15°C'da 2 saat bekletilirse mum güvesi ölmez. Derin dondurucuda, yani -18°C'da 1 gün tuttuğum bazı peteklerde mum güvesinin aktif hale geldiğini gözlemliyorum. Bunun için petekler -18°C'da 2 veya 3 gün tutulmalı.